1 Temmuz 2010 Perşembe

Diyarbakır...

Gözlerini kapayıp bir şehri dinleyen meşhur şair, Diyarbakır’da olsaydı eğer, gözlerim hiç kapanmasa diye yazardı şiirini. Taşın ,toprağın ruhu olduğuna inandıran, bir mırra yudumunda surlara yaslanan, sokağı dar gönlü geniş şehir…



Binlerce yıllık masallarını Dicle’nin bağrında saklar, Doğu’nun gizemli güzeli. Yıkılmayacak kadar sağlam, gözyaşı dökecek kadar kırılgan şehri görmek için geç kalmamalı… Tarihi, sanatı, hayatı kucaklayan eşi benzeri olmayan Diyarbakır’da bir anda karşınıza çıkan seyyar dönme dolaplarda çocuk kahkahalarıdır içinize işleyen. Kapılarından başka şehirleri kucaklayan, zanaatkârları, utangaç gözlü kadınları, çarşıları, yemekleri ile insanın kalbini fetheden bir güzellik...


İnsana insan olduğunu hatırlatan taşların sessizliğine sığmayıp taşan bir ırmak...