5 Mayıs 2011 Perşembe

Tse Tse Sinekleri...

Güzel ya da güneşli günler görmemiştik. Ama görmeyi uman, gülümseyen yüzlere sahip, 12 Eylül’ün çakma çocuklarıydık. Hiç gerçek çocuklar olmadık. Neye oy verdiğinin farkında olmayacak kadar yorgun, Deniz’i ölmüş yılana sarılmış bir milletin kurtuluş diye evet dediği anayasanın kobaylarıydık.
Özel okullar, özel televizyonlar, özelleştirmeler derken insan olma özelliğini kaybeden başında özel olan şeylerle muhatap olup, giderek sıradanlaşan nefes alıp, veren canlılar olduk. Ürünlerle, markalarla boğuşurken kendimizi birden fazlasıyla yoğun çalışma saatlerinin içinde bulduk. Alınacak o kadar çok şey vardı ki! Çok çalışmalı, çok kazanmalı, yorgunluktan üzerinde sızacağımız bir sürü koltuk, çalışmaktan giymeye fırsat bulamayacağımız bir sürü giysi ve hormonlu, katkılı, katma değerli çöplüğümüzü zenginleştirecek “gıda” maddesi almalıydık.
İşte bunlar ruhumuzun katili Tse Tse Sinekleri…
İzlediğimiz dizideki külkedisi masalına inanıp, peşinden giderken bizi ısıran ve uyku hastalığına sebep olan virüsler. Bir kere ısırdılar mı, tedavi edilmezse hayat uykudan ibaret olur. Ve biz uyurken uyanıklar elimizde, kalbimizde, beynimizde ne varsa kemirmeye başlar…
Uyanıkların birinci hedefleri gençlerdir. Kendileri hiç genç olmadıkları için sevmezler gençleri, genç gibi yaşamalarını istemezler. Okullarını özel ve devlet diye ikiye ayırıp, aslında zengin fakir diye ayrıştırırlar onları. Koca koca şirketler bu özellerden mezun olanlara ilk okuldan kalma beyaz yakayı takıverir. 1984 filmini aratmayacak sistemlerde çalışırlar. Arta kalan çok az zamanda ise kazandıkları çok parayı harcamanın yoluna bakarlar.
Devlet okulunda mezun olan ise yine devlet kapısında açacağı memuriyet sınavını bekler. Ama sınav seçicileri o kadar hassastır ki bu konuda, şifreli bir şekilde en “hak” edenden yana kullanırlar seçimlerini.
Uyanıklar hiç sevmez gençleri…
Sesi nerede çıkarsa orada düğmeye basıp kısmak ister. Okulda, festivalde, statta, sokakta ve hatta sanal ortamda. Yasak üstüne yasak gelir.
Uyanıkların en çok korktuğu şeydir gençler…
Gençlerin kadın cinsinden olanları için çirkin yazılar yazdırırlar yandaş yazarlarına. Nedense 7 yılda 1400 kat artı verir kadına karşı işlenen suçlar. Demek ki kadın sokağa çıkmamalıdır. Suçlu da odur dekoltesinden sebep. Saçı pek bir dekoltedir genç kadınların.
Uyanıkların kadınlardan ödü patlar…
Örgüt lafını hemen terörizmin yanına yapıştırıverirler ki, bir genç örgütlülükten bahsetse annesi eyvah çocuğum terörist oldu desin ve müdahale etsin. Oysa örgütlülük özgürlüktür.
Örgütlülük uykudan önce son çıkıştır…
Uyanıklar en çok örgütlü hareketlerden tırsarlar…
Tse Tse Sineklerinden medet umanlar bir anda dağılıverirler…